Pazartesi, Mayıs 19

Kuş


Yine mi güzeliz? 
Yine mi çiçek?

Bu kadar güzel bir hava insanlığa aykırı dedi esas kız arnavut kaldırımda yürürken. Sonra koşmaya başladı aniden Kırmızı eteği ıslatmayan yağmurda koşarken uçuşuyordu. Eteğindeki kırmızı o kadar yaşıyordu, kızın heyecanını o kadar iyi yansıtıyordu ki onu uzaktan izleyip sadece eteğin rüzgarda dans ettiğini düşünebilirdiniz.

 Sokak bomboştu. Tiyatronun önüne kadar koştu. Ağaçlık yolun sonundaki bu beyaz bina, gizlenen gri gökyüzünün peçesini indiriyordu. Kafasını kaldırdı kız, her tanenin yüzünde oluşturduğu bu his güzel bir rüyadan daha güzel bir hayata uyanmak gibiydi. Çok mutluydu, o an mutluluğu düşünemeyecek kadar çok mutluydu. 

 'Ekiiin!'
Sakın otobüs kaçmış olmasın? dedi içinden kız. Arkadaşlarını durağa yürürken önlerine geçip koşunca otobüsü düşünememişti haliyle. Tekrar başladı koşmaya ama bu sefer beyaz narin suratı yerine kısacık siyah saçlarına değiyordu taneler. 

'Kaçırdım mı?'
'Hayır ama gelir şimdi hem koşup gitme bir daha merak ettik, arkandan da yetişemedik...'
Annesi geç kalmamasını tembihlemişti. Babası zaten yemek saatine kadar ancak gelebilirdi işten daha doğrusu o işten eve gelince yemek saati olurdu. Yani aslında bir bekleyeni yoktu. Hiç beklenmemişti, Ekin kimseyi bekletmemişti, kimseye erkende gitmemişti ama o hep beklerdi. Mütemadiyen beklerdi, bıkmadan usanmadan izlerdi, merak ederdi. O her beklediğinde yağmurlar yağardı bir yerler de ama kimse ıslanmazdı.

                                                                -Cİ

'Hoşgeldiin ayakkabılarını çıkar çabukta bana yardım et. Akşam Canan Teyzenler gelecek.'
'Tamam geliyorum hemen'
Odası karanlıktı az ilerisindeki apartman akşam güneşini odasına misafir etmesini istemiyordu her zamanki gibi
O akşam da her akşam gibiydi. Kalabalık yenen yemekleri severdi Ekin. Salondaki  büyük masalarına en çok krem rengi örtüyü yakıştırırdı. Annesi de zevkli kadındı hani. Evlenirken aldığı mavi kuş desenli porselenlere göre bütün salonu dekore etmişti. Ekin'e göre o masaya ve eve en çok yakışan ise damaklarında kalan muhabbettin hazzıydı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Benimle düşünmeye çalıştığın için teşekkür ederim